YUNANİSTAN YILLARDIR ADALARI SİLAHLANDIRDI, SAKIZ ADASINDA NAVTEX VE NEDEN ŞİMDİ?

Yunanistan yıllardır anlaşmalara aykırı olarak adaları silahlandırdı hiç sesimiz çıkmadı neden şimdi sorusu en çok sorulan soru ve aynı zamanda Erdoğan’a ve Ak Parti iktidarına en büyük saldırı ve eleştiri sebebi. 15 Temmuz’a kadar ordumuz kendi askerini kendi döşediği mayınlara sürmüş, dağı taşı bombalamış, istihbaratı PKK, ABD ve İsrail’e aktaran bir komuta kademesi vardı. Yurt içinde bile operasyon yapamayan bir ordu ile bir başka devletle savaşa girmemiz hiç mümkün olmadığı gibi, böyle bir siyasi irade olsa bile ilk önce kendi ordumuz bu siyasi iradeye ve emre karşı çıkardı.
Fakat buradaki en önemli nokta ordumuzun FETÖ den temizlenmesiydi. 15 Temmuz’dan sonra ordu bu hain ABD komutalı teröristlerden temizlenince kendinden emin olan, casuslardan ari, fikir, proje ve yeni girişimler üreten, bilgilerinin düşmanların eline geçmeyeceğinden emin hale geldi. Ege ve Akdeniz’de haklarımızı savunma konusunda bütün askeri gücümüzle Mavi Vatana sahip çıkışımız birçok kişinin kafasında soru işaretleri uyandırdı.
Ayrıca ordumuzun komuta kademesi gibi donanımı da maalesef dışa bağımlıydı. Şanlı ordumuz hain FETÖ ve darbeci vesayetçi terörist komuta kademesinden temizlenirken, milli ve yerli silahlar (milli gemiler, toplar, uçaklar, İHA ve SİHA lar, bombalar, ve diğer silahlar, uydu ve diğer istihbarat araçları ile ordumuz donatılıyor, profesyonel orduya geçiliyor ve her türlü iç ve dış operasyon ve savaşa hazırlanıyordu.
Öncelikle yurt içinde ve yurt dışında yaptığımız askeri operasyonlar ve kazanılan zaferlerin zamanlamasına bakalım. 15 Temmuz’a kadar PKK ya karşı dağı taşı bombaladık, sınır dışı hiçbir operasyon yapamadık. Yani 15 Temmuz bir dönüm noktasıydı. Neden? 15 Temmuz’a kadarki dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri, vatan savunması yerine mevcut halkın oylarıyla seçilmiş hükümeti ve cumhurbaşkanını devirmeyle meşgul ve ABD nin “bizim çocuklar” diyeceği kadar ABD komutasındaydı. Böyle bir ordu ile yurt içinde dahi PKK ya karşı bir başarı elde edilememiştir. Aselsan mühendislerinin katli gibi ihanetlerden kurtularak özgürce milli şuurla çalışan genç beyinlerle siyasetten uzak, hükümetine, devletine, milletine ve bayrağına sadık cumhurbaşkanının emrinde bir ordu etrafımızdaki bütün emperyalist projeleri değerlendirerek karşı planlar ve stratejiler geliştirdi.
Bütün bunlardan sonra artık ayağa kalkarak dimdik ve güçlü bir şekilde, ekonomik siyasi, donanım ve komuta olarak bağımsız bir şuurla üzerimize oyun oynayanların oyunlarını bozan ve kendi oyununu oynayan ve başarıya ulaşan bir Türkiye’ye sıra gelmişti.
İşte, Recep Tayyip Erdoğan çok büyük bir sabırla iğne oyası örer gibi sebatla, inanç ve milletinden aldığı güçle, düşmanlarımıza hissettirmeden Türkiye’yi, ekonomimizi ve ordumuzu bu günlere hazırlamıştır. Bu güçle hazırlanan Türkiye, 15 Temmuz sonrası içerideki hainlerden kurtulmuş olarak sırtından emin olarak ülkemizin haklarını savunmaya başlamış, ABD, Rusya ve AB ne, emperyalist uşaklarına rağmen önce Suriye’de ve Irak’ta zafere ulaşan operasyonlar yapmış, yurt dışında Katar, Sudan, Azerbaycan, Somali’de gücünü ispat ederek Libya ile emperyalist uşağı darbeci Hafter’e karşı anlaşmalar yapmış, şanlı ceddimizin mirası şehitlerimizin kanıyla ıslanmış topraklara ve tabii ki milli hak ve menfaatlarımıza sahip çıkan anlaşmalar yapmış ve bu gelişmeler içinde kimsenin ummadığı anda Doğu Akdeniz’de Münhasır Deniz Yetki Anlaşmasını imzalayarak sağlam zeminde Mavi Vatanda kendi milli gemilerimizle doğalgaz ve petrol aramaya başlamıştır.
İşte bu devrede, Yunanistan ve emperyalist ABD ve batı uyanmış ve Türkiye’ye tehditler savurmaya başlamış ve adaların silahlanmış olduğunu açık bir şekilde gündeme getirmiştir. Bu Türkiye’nin çok zekice bir oyunuydu ve Yunanistan oyuna gelmiş ve askerden arınmış olması gereken adaların silahlandırılmış olduğunu ifşa etmiş oldu. İşte Türkiye’nin istediği fırsat eline geçmiş Sakız adası çevresinde göstermelik de olsa Navtex yaparak, Lozan ve diğer anlaşmalara aykırı silahlanmaları ilan etmiş ve adalar üzerinde hak ve iradesini dile getirmiştir. Bu Yunanistan’ın inkâr edemeyeceği bir gerçek olarak ortaya çıkınca Türkiye, Lozan ve diğer anlaşmaları gündeme getirerek yeni anlaşmalar gerektiğini ve Ege Denizinde Yunanistan haritalarının değişmesini talep etmiştir.
Tabii bunları ortaya koymak ve kazanabilmek için mevcut askeri ve ekonomik güce erişmek gerekirdi ki çok şükür eriştik. Tek eksiğimiz muhalefetin de bu milli konuda Erdoğan’ın yani Türkiye’nin yanında olmasıdır. Bunu bekliyoruz.
Uz. Dr. Cengiz Sandıklı 15.09.2020

Yorum Yaz