OSMANLI EĞİTİM OCAKLARI

                Evet, yeni bir sivil toplum kuruluşu oluşturuluyor. Bu sivil toplum kuruluşu, adıyla amacını ortaya koyan ve şimdiye kadar yeterince doldurulmamış bir boşluğu doldurmayı gaye edinen ve hiçbir siyasi bağımlılığı olmayan, bir dava adamı olmayı ideal edinen insanların birlikteliğidir.

Osmanlı ve eğitimin bir araya getirilmesi çok büyük bir anlam taşımaktadır. Çünkü maalesef cumhuriyet tarihimizle birlikte, eğitim sistemimizde Osmanlıyı kötüleme, geçmişimizi ret etme, padişahlara kızıl sultan, hain yaftalarının layık görüldüğü reddi miras üzerine kurulu bir anlayış hâkimdi.

Ayrıca, sözde bilimi geliştirmek amacıyla, geçmiş tarihimizle bağımızı koparmayı ve öğrenmemizi engellemeyi gizliden amaçlayan, sözde kolay öğrenilen ve Türk Alfabesi diye yutturulan Latin alfabesinin kabulüyle Osmanlı tamamıyla silinmeye çalışılmıştır.

Kısaca Türk Milleti, kimliksizleştirme ve kişiliksizleştirmeye, köksüz bırakılmaya, 1923 ile başlayan ve “olmazsa olmazdık” sloganlarıyla bir kişinin iki dudağının arasına sıkıştırılan bir topluluk haline getirilmeye çalışılmıştır.

Tabii böylece insanları silik bir nesil oluşturulmuş ve böyle bir nesil de kendine güveni olmayan, biz yapamayız, batı mükemmel, bizden adam olmaz diyen bir toplum meydana getirmiştir.

Bütün bunların sonucunda böyle bir toplumdan ne beklendiyse o oluşmuş, geri kalmış bir devlet ve okuma yazma oranının bile çok düşük olduğu, bilimde ve her şeyde geri, başkalarına bağımlı, güçsüz bir Türkiye ortaya çıkmıştır.

Yine aynı zamanda milletin bütün milli ve manevi değerleri ve diniyle oynanmış, dinini uygulamaya çalışanlara yobaz denilmiş ve itiraz etmek üzere millet kendi değerlerine sahip partileri seçmek istediğinde de darbelerle bu milli irade ayaklar altına alınmıştır.

Fakat artık millet ve gençlik uyanmaya başlamış ve tarihini öğrendikçe güçlenmiş, kendine güveni gelmiş, tarihinden ve atalarından gurur diyen ve biz en ileri seviyelere layığız ve başarırız diyen bir güçlü toplum oluşmaya başlamıştır.

İşte bu safhada bu gençliğe ve toplumumuza gerekli bilgi ve eğitimi vermeyi ve araştırmayı amaçlayan, tarihini bütün açıklığıyla ve atalarının hak ettiği şekilde enerji ve cesaret veren, değerlerini öğreten bir sivil toplum kuruluşuna büyük ihtiyaç duyulmuştur.

Şunu yüreğimizin bütün coşkusuyla haykıralım. Daha yüz yıl önce Osmanlı 3 kıtada hüküm süren çağının büyük devletlerinden biriydi. Sadece, değerlerine sahip çıkamamış ve biz ne zaman yükseldik ve ne zaman geriye gittik sorularına aydınlarının doğru bir değerlendirme yapamaması sonucu, batı hayranlığı öne çıkmış ve yıkımı giderek hızlandırmıştır.

Bu durumu gören ve en doğru şekilde değerlendiren ve buna göre girişimlerde bulunan Sultan II. Abdülhamit yıkımı ve geri gidişi durdururken, yıkıcılar ordu içinde teşkilatlanmış ve orduda birlik bozulmuş, ordu subayları savaşlarda bile birbirlerinin ayağına çelme takmış ve Balkanlarda kopuşlara yol açmışlardır. İşte büyük hakan Abdülhamit bu durumu önlemek için sıkı tedbirler almaya çalışmıştır. Nitekim 1908 de tahttan indirildikten sonra, Libya, Cezayir’den bütün Ortadoğu’ya, Kafkaslardan Balkanlara uzanan geniş imparatorluk 10 yıl içinde yıkılmıştır.

Osmanlı’yı yükselten, kaynağını İslam’dan, duasını peygamberden alan bir adalet ve cihat anlayışıdır ve bu değerlerin zayıflayarak kaybolmaya yüz tutmasıyla geri kalmış ve İttihat Terakki hainlerince yıkılmıştır.

O zaman bize düşen, Osmanlı’yı cihana hükmeden imparatorluk haline getiren iman ve adalet anlayışını canlandırmaktır. Biz bunu başardığımızda gerisi kendiliğinden gelecek ve Türkiye yine süper bir güç olacaktır.

Bu anlayışı hâkim kılan iktidarlar ülkemizi yükseltecektir. Sivil toplum kuruluşlarının amacı toplumu yönlendirirken, aynı zamanda devlet yöneticilerini de yönlendirebilmek olmalıdır.

Osmanlı Eğitim Ocakları bu sebeple bir parti bağımlılığında olmayacak, fakat bu zihniyete sahip iktidarları ise destekleyecektir. Bu zihniyete sahip bütün Osmanlı âşıklarını kucaklamak bizim en büyük sevincimiz olacaktır.

Haydi, Osmanlı âşıkları ne bekliyorsunuz. Gelin kucaklaşalım.

Uz. Dr. Cengiz Sandıklı    25.11.2014