Mustafa Kemal Atatürk ismi eli kanlı darbecilerin sloganıdır
Posted in Günlük Görüş ve Yorumlarım on 4 Eylül 2024
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kanuna uygun yapılan yemin töreninden sonra bir grup teğmen kılıçlarını çekerek Mustafa Kemal’in askeriyiz diye disiplin ve yasa dışı olarak ayrı bir yemin ettiler. Tabii olarak, asker disiplin ve emir dışında hareket etmez düşüncesi ile bu teğmenlerin bu hareketi ne amaçla yaptıkları ve emri kimin verdiği, emir verilmemişse nasıl böyle bir hareket yapabildikleri ve daha başta emir dinlemez bir asker orduda kalabilir mi ve bunlarla devlet ve millet güvende olur mu soruları ciddi bir sorun olarak ortaya çıktı.
Ülkemizin Cumhuriyet sonrası tarihine baktığımızda Atatürk’ün ilahlaştırılmasına kadar giden, sözlerinin hiçbir zaman değişmez olduğu ve bunun üzerine yeminler edildiğini görürüz. Fakat, o zamanda çıkan kıyafet yasalarının ve devrimlerinin bugün gerçek hayatın dışında kaldığı, özgürlüklere engel olduğu ve bu sebeple uygulanmadığı çok açıktır. Değişmez, tartışılmaz denen bu devrimler birçok insanın hatta şapka kanununa karşı olduğu için ”şalvarlı bacı” olarak adlandırılan bir kadının idamına ve Rize gibi şehirlerimizin bombalanmasına kadar varmıştır. Halbuki, şimdi şapka kanunu iptal edilmemiş olmasına rağmen uygulanmamaktadır. Yani insani hiçbir kural değişmez ve tartışılmaz değildir ve devletler bu ideoloji içinde olamazlar. Eğer olurlarsa orada demokrasi yoktur, özgürlük yoktur ve diktatörlük ve zulüm vardır. Nitekim bu devrim denen kanunlar sebebiyle insanlar idam edilmiş, daha çok yakın zamana kadar kılık kıyafet sebebiyle eğitim hakları ve hatta mahkemelerde adalet arama hakları ellerinden alınmış, insanlar fişlenmiş, cumhurbaşkanı ve eşinin ne şekilde giyinirse cumhurbaşkanı olabileceği ve bunun asker tarafından karar verileceği zulmüne kadar varmıştır. Daha yakın zamanda 28 Şubat ve 27 Nisan elektronik muhtırası sonrası yaşananlar bunun en bariz örneğidir.
Atatürk ismi daha sağlığından itibaren suistimal edilmiş, İstiklal Harbimizin beşli beyni ve mimarı olarak anılan Atatürk’ün en yakınında bulunan Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Rauf Orbay ve Refet Bele bile hainlikle suçlanmış, 150 likler diye anılan önemli grup sınırdışı edilmiştir. Yani Atatürk’ün en yakınındakiler dahi hainlikle suçlanabilmiştir. İstiklal Mahkemelerinin ”önce asalım sonra yargılarız” sözleri ve mezardan çıkarılıp asılan insanların varlığı tarihimizin kayıtlarında mevcuttur. Bu zulümler hep Atatürk ismi ve devrimleri ardına saklanarak yapılmıştır.
Atatürk’ün resmini resmi binalardan ve paramızın üzerinden kaldıran ”Milli Şef’‘ İsmet İnönü bile halkın inancını yasaklamaya, camileri ahıra çevirmeye kadar varan baskı ve zulümleri Atatürk ve devrimleri maskesi arkasına sakalanarak yapmıştır.
27 Mayıs 1960 kanlı ihtilali ve Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam edilerek şehit edilmesi de Atatürk ve devrimleri bahane edilerek yapılmıştır.
12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül kanlı ihtilali sonrası ”bir ondan bir bundan” diye asılan katledilen insanlar da hep aynı ideoloji arkasına saklanarak zulme uğramışlardır.
28 Şubat Muhtırası çok yenidir. Yüksek yargı mensupları genel kurmaya çağrılarak sigaya çekilmiş, insanlar fişlenmiş, kebapçılara kadar girilecek girilmeyecek yerler belirlenmiş ve yasaklanmıştır. 8 yıl zorunlu eğitim gibi bir safsata ile meslek okulları kapatılmış, ara eleman eksikliği bugün en yüksek seviyeye çıkmıştır. Zeki pırıl pırıl beyinlerimiz ve kızlarımız üniversitelere alınmamış ve hatta kovulmuştur. Daha da ötesi kadın avukatların baş örtüsü ile mahkemelere girişi engellenerek adalet ve hak arama hakkı bile ellerinden alınmış, ‘muhtar bile olmaması” için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hapse atılmıştır.
27 Nisan elektronik gece yarısı muhtırası ile TBMM nin cumhurbaşkanı seçme yetkisi elinden alınmış, beyni ideolojiye saplanmış komutanlar kimin cumhurbaşkanı olacağına karar verme cür’etine kadar varmış ve ordu göreve diye gösteriler yapılmıştır.
En son 15 temmuz kanlı darbe girişimine kalkan hain terör örgütü FETÖ mensupları Atatürk’ün ”Yurtta sulh cihanda sulh’‘ sözünü alarak sözde devrim konseyi kurarak demokrasiye son vermek istemiş ve yüzlerce insanımızı milletimizin kendilerine emanet ettiği silahlarla şehit etmiş, binlercesini sakat bırakmış ve gazi olmalarına sebep olmuşlardır.
Bütün bu zulüm ve kan hep Mustafa Kemal Atatürk ve devrimleri arkasına saklanarak yapılmış, bu şekilde beyinler yıkanmış, esir edilmiş ve mankurtlaştırılmıştır.
Bu eylemi yapan teğmenler muhtemelen 15 Temmuz sonrası kapatılan askeri lise öğrencileri ve kalıntılarıdır.
Zamanımızda Mustafa Kemal yaşamamaktadır. Her kafadan Mustafa Kemal yorumu gelmektedir. Bu sebeple Hangi Atatürk diye kitap yazıldı. Malum en başta FETÖ cüler Atatürkçüdür. Bu durumda bunlar Atatürk dedikleri için doğru mu olacaklardır. Bunların verdiği emri mi yerine getirecektir bu subaylar?
Bu eyleme destek veren ve savunanlar yukarıda saydığım vesayet zihniyetinin kalemleri ve sözcüleridir.
Ordu disiplinsizliğe teslim olamaz. Emir dışı hareket eden asker olamaz. Bu kişilere vatan, devlet, millet ve bayrak teslim edilemez. Bunlar dikta zihniyetinde olan kişilerdir. Demokrasi düşmanıdırlar ve demokrasimiz ve anayasamız ve insani ve vicdani haklarımız bunların eline bırakılamaz. Bu darbeci bir zihniyettir.
Bu olay ciddi bir başkaldırı teşebbüsüdür ve cezasız bırakılmamalı ve bu kişiler ordumuzdan atılmalıdırlar.
04.09.2024 Uz. Dr. Cengiz Sandıklı