GÖRMEK

GÖRMEK

Görmek, insanların günlük hayat içinde değerinin farkına varamadığı, çok sıradan bir duyu. Belki de bu sebeple Türk filmlerinde sıklıkla kör kız veya erkek filmleri konu edilmekte, bakarken göremeyen insanlara görmenin değeri anlatılmaktadır.

Bir an için gözlerimizi kapatıp düşünelim. Çevremizi değerlendirelim. Renkler, aydınlık, sevdiklerimizi seslerini duymadıkça görememek vb. Anlayabiliyor muyuz görmenin değerini ve gözlerimizi?

Diğer yandan göremeyen insanlar nasıl yaşıyorlar? Hayatları gerçekten bir zindan mı? Yoksa gerçekte gören onlar mı?

Görmek sadece gözlerle mi olmaktadır? Yoksa gönül gözü var mıdır? Sadece cisimler yani bir hacme sahip kütleler mi görülmektedir? Bir çok şeyi ve olayı görmeden gözümüzün önünde canlandırabiliyor muyuz?

Elmanın veya her hangi bir cismin düştüğünü herkesin görmesine rağmen, onun gizlediği yer çekimini gören Newton gerçek gören ve diğer bakanlar bakar kör mü?

Acaba her zaman gerçekleri mi görüyoruz? Yoksa görmek istediğimizi mi görmeye  çalışıyoruz?

Ne güzel bir manzara, ne güzel bir araba, ne güzel bir kız veya erkek diyebilmek. Anlayabiliyor muyuz bunun değerini. Eşimizin, çocuğumuzun, bebeğimizin yüzünü görmemek nasıl bir duygu uyandırır içimizde. Hele hele bir çocuk düşünün annesini görememesi, oyuncaklarını, bebeğini görememesi, top oynayan çocukların sesini duyup oynayamaması. Hem de kendini ve ruhsal durumunu savunabilecek ve koruyabilecek bir yaşa erişemediği bir dönemde. Anlayabildik mi görmenin değerini. Bizler gözlerimizle göremezken, diğer duyularıyla bizden daha iyi gören körler yanında aslında görmenin değersizliğini anlayabildik mi?

Gerçek görmenin şuurla bakmak ve gönülle görmek olduğunu şimdi daha iyi kavrayabildik mi? Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın dediği gibi düşünebildik mi? Şükredebildik mi?

 

Yorum Yaz