BENİ GÖREN GAYRİMÜSLİM MÜSLÜMAN OLUR MU? NEFSİMLE HESAPLAŞMA
Posted in DENEME YAZILARIM, Günlük Görüş ve Yorumlarım on 11 Temmuz 2015
Değerli kardeşlerim,
Kendimizi değerlendirmek için sizlere test niteliğinde evet ya da hayır cevaplı tek soru:
Ben bu soruya bütün çabama rağmen gönül rahatlığıyla evet diyemiyorum hatta hayır diyorum. Evet dediğim de, kendimi kandırdığımı düşünüyorum.
Soru şu: (herkes kendine sorsun)
Kur’an’ı okumuş incelemiş bir gayrimüslim ve ateist bir de şu Müslümanları bir inceleyeyim ona göre Müslüman olayım dese beni görüp Müslüman olur mu?
Evet diyenler neden sorusuna da cevap versin.
Ben iyi insanım, kimseye kötülük etmiyorum, kalbim temiz vb. ibadetlerimi yapıyorum vb. cevapları bir başka gayrimüslim ve hatta ateist de aynı şekilde cevaplayabilir unutmayın.
Nefsimizi bir kenara koyarak kendimizi Allah’ın karşısındaymış gibi cevaplamaya çalışalım.
Sakın kendini ne sanıyor diyerek ukalalık ettiğimi sanmayın.
Ben bu soruya hep gözlerim yaşararak hayır cevabı veriyorum maalesef.
Bu sebeple ne yapmalıyım sorusuna geçtim ve cevap arıyorum. Bu soruya cevaplarımı yazacağım.
Bu sebeple bu ramazan mübarekte herkesin kendine sormasının yararlı olduğunu düşündüm.
Biliyorsunuz Yusuf İslam Müslümanlara baksaydım Müslüman olmazdım dedi.
Bu sorunun cevabı çok önemli. Ben bu soruyu kendime devamlı sorarak nefsimi hesaba çekmeye çalışıyorum.
Şimdi soruyu tekrar soralım. Kur’an’ı şuurlu bir şekilde inceleyen bir gayrimüslim veya ateist beni görüp Müslüman olur mu? Dikkat edin Kur’an’ı inceleyerek diyorum. Çünkü bizi Kur’an’a göre değerlendirecektir. Hem de tarafsız ve hatta eleştiren gözlerle.
Bu soruya evet diyenler nedenini de mutlaka söylemelidir. Evet diyenlerin verecekleri cevaplar; ben iyi bir insanım, ben kimseye kötülük yapmıyorum, çok merhametliyim, çok yardımseverim vb. cevaplar bir gayrimüslim ve ateist tarafından da rahatlıkla verilebilir.
Cevabın özü İslam’ı ne kadar anladığımız ve yaşadığımızdır. Bize sorulduğun da Kur’an ve İslam’la ilgili sorulara verebileceğimiz cevaplar, hissettirebileceğimiz Allah aşkı ve peygamber sevgisi, yaşantımızla örnek oluşumuz, bir zorlukta mücadele gücümüz ve sabrımız ve en önemlisi bir gayrimüslim ve ateistten farkımızdır.
Hani bir gayrimüslim ve kendini Müslüman diye tanımlayan iki kişinin diyaloğu gibi:
Gayrimüslim: Müslümanmısınız?
Müslüman: Evet.
Gayrimüslim: İçki kullanıyormusunuz?
Müslüman: Zaman zaman.
Gayrimüslim: Karı kız?
Müslüman: Erkekliğin şanındandır.
Gayrimüslim: İbadet?
Müslüman: ?????
Gayrimüslim: Oruç?
Müslüman: Havalar çok sıcak, günler uzun, işim yorucu bu sebeple tutmuyorum.
Gayrimüslim: Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Müslüman: Temiz kalpliyim.
Gayrimüslim: Ben Müslümanmışım da haberim yokmuş.
Şimdi bu diyalog bize bir uyarı olsun. İyi bir insan olmak iyi bir Müslüman olmayı göstermez. Bir gayrimüslim ve ateist de iyi bir insan olabilir. Merhametli, yardımsever, insanlara kötülükten sakınan bir insan olabilir. Fakat bunlar onu Müslüman yapmaz. Buna karşılık iyi bir Müslüman tarifsiz ve benzersiz şekilde iyi bir insandır.
İslam’ın ve Müslümanlığın özü kayıtsız şartsız Allah’a teslimiyettir. Emirleri ve yasaklarına mazeretsiz harfiyen uymaktır. Yani takvadır.
Takvanın özü ise her ibadeti hikmetlerini kavrayarak ve her an Allah’ın kendisini gördüğünü bilerek ve Allah’ı her an görürcesine yaşamak ve her ibadet ve hareketinde, hesaba çekilmeden kendini hesaba çekmektir.
Namaz kılarken günde beş vakit Allah’ın huzuruna çıkmanın ve kabul edilmenin (namaz müminin miracıdır) mutluluğunu yaşamak, ben bir önceki namazımdan bu yana sana layık olmaya çalıştım, her an seni gördüm, seni düşündüm, emirlerine uydum, yasaklarından sakındım ya rabbim diyecek şekilde kendini hesaba çekmektir.
Hac, mahşer gününde hesaba çekildiğini düşünerek kendini hesaba çekmek ve mahşer günü önümüze konacak pişman olduğumuz davranışlarımızdan tövbe ederek gönülden pişmanlıkla aynı hatalardan uzak durmaktır. Hacca giden hacı bu şekilde bir tövbesi sebebiyle anasından doğmuş gibi günahsız olur. Fakat, aynı hatayı ve günahı tekrar ederse geçmiş günahlarının eklenmesinin yanında, yaptığı hata ve günahlarının “zaten hacılar hep böyle” denmesiyle diğer hacıların da günahını yüklenmesi, dine ve Allah’a söz ettirmesi ve çok daha önemli olarak İslam’a sıcak insanları İslam’dan uzaklaştırması sebebiyle, yenilerinin eskisine göre katmerli yazılacağını bilme şuuruna sahip olmalıdır o hacı. Gerçekte her Cuma hac, her namaz miraçtır bir Müslüman için.
Orucun sadece fakirin durumunu anlamak olmadığını bilmelidir bir Müslüman. Zira bir gayrimüslim ona “aç olanın halini anlamak için aç kalmaya ihtiyaç yok ki” cevabıyla karşılaşabilir. Orucun Allah için fedakârlıkta bulunurken esasında kendi nefsini Allah’a yaklaştırmak, daha doğrusu nefsini yok ederek ruhunu özgür bırakarak Allah’la beraber olmaktır oruç.
Zekâtın kendinden fedakârlık olmadığını, servetinin bir fakirin hakkını kendisine Allah’ın emanet ettiği kısmını o fakire iade etmek olduğunu, daha da ötesi çok daha fazlasını verdiğinde “Allah’ım ben senin için bütün servetimden hatta canımdan dahi vaz geçerim, mülkün de canın da sahibi sensin” demek olduğunu bütün benliğinde hissetmesi ve gönünün mutlulukla dolduğu bir şuura sahip olmalıdır Müslüman.
Her yaptığı hareketi hatta uykusunu bir ibadete dönüştürebilen bir kişidir takva sahibi bir Müslüman. Attığı adımı dahi sadakaya çevirir, her attığı adımla Allah’a daha da yaklaştığının huzur ve mutluluğunu yaşar.
Müslüman inandığını iyi bilir, bildiğini iyi yaşar ve yaşadığını başkalarına anlatarak hem kendisinin ve hem de anlattıklarının imanlarını arttırır, imanı olmayanları imanla şereflendirir.
Kısaca takva sahibi bir Müslüman her an Allah’la yani sevgilisiyle olmanın ve Hz. Muhammed’e komşuluğunun mutluluğunu yaşar. Yani bu mutluluğu yaşamak ve yaşatmaktır iyi bir Müslüman olmak.
Öz kelime-i şehadettir. Allah’ın birliğinde bir olmak, “O Bir de” yok olmaktır.
Allah, insanların imanını güçlendiren ve insanları İslam’a kazandıran böyle bir imanı hepimize nasip etsin. Amin.
Uz. Dr. Cengiz Sandıklı 11.07.2015
(www.cengizsandikli.com)