TÜRKİYE BÖLGESİNDE BELİRLEYİCİ GÜÇ OLDUĞUNU ISPATLAMIŞTIR.

Son bir yılda ama özellikle 15 temmuz hain Fetö darbe girişimini aziz milletimizin zaferi ile alt etmesinden ve FETÖ iltisaklı veya mensubu olan her rutbeden asker, polis, devlet görevlisi, sözde bilim adamı, akademisyen vb odakların devletten ve kurumlardan temizlenmesinden sonra Türkiye sayın cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın tekrar seçilmesiyle birlikte yeni anayasamızın getirdiği başkanlık sisteminin verdiği imkanlarla bölgesinde atağa geçmiş ve Suriye, Irak, Libya ve Azerbaycan’da ABD, Rusya ve AB ye yani emperyalistlere rağmen zaferler kazanmış Akdeniz ve Karadeniz’de kendisine yapılan en güçlü ve herkesin korktuğu yerlerden gelen tehdit ve yaptırımlara rağmen bütün öngördüğü proje ve planları uygulamaya koymuş ve asla vazgeçmeyeceğini bütün dünyaya deklare etmiştir.
En son Cenevre’de yapılan gayriresmi Kıbrıs görüşmelerinde de sayın Erdoğan’ın inisiyatif ve gücüyle seçien KKTC cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ı da yanına alarak ABD ve AB nin bütün diretmelerine ve tehditlerine rağmen ayrı devlet kurulması fikrini açıkça belirtmiş ve bu sayede Rum kesimi cumhurbaşkanını kudurtmuş Osmanlı’yı hatırlamasına sebep olarak korkutmuştur. Her ne kadar Anastasyadis haddini aşan sözler sarfetse de ABD ve batının Osmanlı korkusunu dile getirmesi sebebiyle açığa vurmuştur.
Yine Enson Libya’da BM öncülüğünde ve ABD ve AB nin varlığına ve aksi taleplerine rağmen yeni yönetimin belirlenmesi aşamasında kendi kontrol ve iradesinde yüksek başkanlık konseyi başkan ve başbakanını seçtirmiştir. Hatta Libya başbakanı sayın Dibeybe 5 başbakan yardımcısı ve 8 bakanla Türkiye’ye gelmiş ve Libya bakanlar kabinesi Türkiye’de toplanmış ve kararlar alınmıştır. Yunanistan ve İtalya başbakanlarının Libya ziyaretlerinde yapılan baskılar sonuç vermemiş Libya dünyanın gözü önünde Türkiye ile yapılan anlaşmaya sadık olduğunu belirtmiştir. Yine geçtiğimiz günlarde Milli Savunma ve Dışişleri bakanımız ve askeri hayetin Libya ziyaretinde Türkiye desteği ile Libya’dan yabancı güçlerin temizleneceği açıkça dünyaya deklare edilmiştir. Yani dünyaya Türkiye Libya’da yabancı güç değildir mesajı çok net biçimde verilmiştir. Bütün bunlar emeperyalist dünya egemen devletlerinin tehditlerine rağmen gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin Libya ile Akdeniz’de yaptığı deniz münhasır bölge anlaşması sonrası Yunanistan, İsrail ve emperyalist batının bütün planları çöpe atılmıştır. Bu anlaşmanın akabinde Yunanistan Mısır’la kendi çizdikleri münhasır alanları içeren bir anlaşma imzalamış ve Türkiye’ye karşı zafer kazandığını zannetmiştir. Fakat Mısır Doğu Akdeniz’de verdiği arama ruhsatlarında Türkiye’nin belirlediği sınırlara riayet ederek hareket etmiş ve Yunanistan’la vardıkları anlaşmadaki sınırlara uymadığını ve uymayacağını yani anlaşmanın başlamadan bittiğini göstermiştir. Bu durum muvacehesinde Türkiye ve Mısır arasında daha önceleri de yapılan alt düzeydeki görüşmeler Dışişleri bakanlıkları seviyesine yükselmiş, karşılıklı iyi niyet mesajları sonrası Türkiye Dışişleri başkan yardımcısı başkanlığındaki heyetin Mısır’a gitmesi gerçekleşmiştir.
Bütün bunlara baktığımızda Bölge ülkeleri olan Mısır ve Libya bütün baskılara rağmen Türkiye’nin gücüne tabi olarak Türkiye ile birlikte hareket etmiştir. Yani emperyalist güçler devre dışı bırakılmıştır.
Mısır’la yapılan bu görüşmelerde en büyük eleştiri Türkiye Mısır’da darbeci SİSİ’yi tanıdı, peki bu güne kadar niye bekledi şeklindedir. Bu yanlış bir itirazdır. Türkiye bütün dünyaya darbe ve darbecileri asla tanımadığını açıkça manşetlere taşımıştır. Fakat yöneticiler geçici devletler ve halk kalıcıdır. Türkiye daima Mısır halkının yanında olduğunu çok net göstermiş, Mısır halkının gönlüne girmiş ve Mısır’ın devlet olarak emperyalist güçlerin esiri olmasına mani olmuş ve kendi gücünü de dünyaya göstermiştir.
Netice olarak ABD, Rusya ve Avrupa ne derse desin benim dediğim olur iradesini ıspatlamış ve göstermiştir.
Ukrayna ile geliştirilen ilişkiler de Rusya’ya rağmen sürdürülmüş, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakının asla kabul edilmeyeceği bir daha açıkça ifade edilmiş, Ukrayna’ya satılan SİHA ve İHA larla askeri destek ve işbirliğni de göstermiştir.
Dikkat sıra İstanbul Büyük Kanal Projesinin gerçekleşmesi sonrası Montrö anlaşmasına gelecektir.
Türkiye dünyanın 21. yüzyıldaki en büyük lideri R. T. Erdoğan sayasinde bütün planlarını ilmek ilmek örmektedir.
05.05.2021 Uz. Dr. Cengiz Sandıklı

Yorum Yaz