AYASOFYA CAMİİNİN ÖNEMİ NEDİR?
Posted in Günlük Görüş ve Yorumlarım on 24 Temmuz 2020
Herşeyden önce Ayasofya’nın bir ilahi mabed olduğunu idrak etmemiz gerekir. Ayasofya, İslamdan önce MS 400 yıllarında Roma İmparatorluğunun Hristiyanlığı kabul etmesiyle yani put perestliği yani batıl bir dini inanışı terkederek o zaman ilahi hak din olan Hristiyanlığın mukaddes mabedi olarak inşa edilmiştir. O dönemde böylesine bir ilahi imanla yapılması ve muhteşem mimarisi ile Allah’ın evi olarak Hristiyanları ama Kur’an ifadesiyle Müslümanları çatısı altında Allah ile buluşturan mukaddes bir mekandı.
Bu gözle baktığımızda, Ayasofya’nın putperestliğe karşı yapılan bir mabed olduğunu görürüz. Fakat Hristiyanlık tahrif edilince bu kutsal mabed Haçlı seferleri sırasında Latin Katolikler tarafından yıkılmış, ve daha sonra tekrar inşa edilmiştir. Yani artık hak din olmaktan çıkan Hristiyanlığın resimlerle ve heykellerle dolu yine put perestliği andıran bir batıl ibadet mekanı olmuştur.
İşte, İslam öncesi en muhteşem mabed olan Ayasofya tekrar ilahi ve mukaddes konumuna İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethi ile erişmiştir. Peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olmuş Sultan Fatih Ayasofya’nın İslam öncesi hak din olan Hristiyanlığın en muhteşem mabedi oluşunu bütün kutsiyetiyle idrak etmiş ve tarih boyunca hak din ibadetgahı olarak devam etmesi için camiye çevirmiş ve İslamın o dönemde en muhteşem mabedi olmuştur.
Mimar Sinan Ayasofya’nın bu kudsiyetini ve muhteşemliğini devam ettirmesi için hem İslamın simgesi olması dolayısıyla ve aynı zamanda Kubbenin hasar görmemesi için kubbeye payanda olarak minareleri inşa etmiştir.
Ne sultan Fatih ne Mimar Sinan ve ne de daha sonraki padişahlar içindeki tarihi dokuya dokunmamış ancak İslama uymayan resim ve ikonaları ince şekilde kapatmıştır. Yani aslında korumuştur.
Fakat maalesef Sultan Fatih’İn vasiyetine aykırı olarak ve lanetlenme pahasına 86 yıl önce müzeye çevrilmiştir. Hatta minareleri yıkılmak istenmiş fakat minarelerin kubbeyi desteklemesi ve minarelerin yıkılması halinde kubbenin de yıkılacağı rapor edilince minarlerin yıkılmasından vageçilmiştir. Yani Ayasofya üzerinde İslam izi silinmek istenmiştir.
İşte, bütün bunlar gözönüne alınınca İslam öncesi hak din mabedi olan Ayasofya yine cami statüsüne kavuşarak yine hak din mabedi olmuş ve müslümanları Allah’la buluşturmuştur ve inşallah kıyamete kadar buluşturacaktır. Ayasofya’yı diğer kiliselerle karıştırmamak gerekir. Ayasofya İslam öncesi hakdin mabedidir. Diğer kiliseler gibi İslam sonrası tahrif edilmiş ve hak din olmaktan çıkmış Hristiyanlığın mabedi değildir. Ayasofya putperestliğe karşı yapılmış ve yine şimdi bu dönemde de put perestliğe karşı mukaddes konumuna kavuşmuştur.
Tabii, çok önemli bir noktaya da değinmek gerekir. Kazandığımız zaferlere rağmen teslimiyet ve hezimet belgesi olan Lozan’ın onay yıldönümünde, bu mukaddes Cuma gününde alınlar secdeye vararak adeta bağımsızlık ve egemenliğimizin en yüksek sesten haykırılmasıyla ibadete açılması da ayrıca çok muhteşem bir olaydır.
Milletimize ve bütün İslam alemine hayırlı olsun, ilelebet varolsun, cami kudsiyetine kavuşması için mücadele eden aziz milletimizden, yılmadan girişimlerde bulunan kardeşlerimizden, büyük ve ilahi bir karar imza atan Danıştay üyelerimizden ve zamanımızın Büyük İslam lideri Recep Tayyip Erdoğan’dan Allah razı olsun. Allah, bizleri Fatih Sultan Mehmet Hanın duasına ve rizasına mazhar eylesin.
24.07.2020 Uz. Dr. Cengiz Sandıklı